1. | Gök yarıldığı, |
When the heaven is split asunderr | |
2. | Kendisine yaraştığı üzere Rabbini(n buyruğunu) dinlediği zaman! |
And attentive to her Lord in fear, | |
3. | Yer uzatıl(ıp dümdüz yapıl)dığı, |
And when the earth is spread outt | |
4. | İçindekileri dışarı atıp boşaldığı, |
And hath cast out all that was in her, and is emptyy | |
5. | Ve kendisine yaraştığı üzere Rabbini(n buyruğunu) dinlediği zaman! |
And attentive to her Lord in fear! | |
6. | Ey insan, sen, Rabbine varan yolda çabalayıp durmaktasın, nihâyet O'na varacaksın. |
Thou, verily, O man, art working toward thy Lord a work which thou wilt meet (in His presence). | |
7. | (O zaman) Kimin Kitabı sağından verilirse: |
Then whoso is given his account in his right handd | |
8. | O, kolay bir hesaba çekilecek, |
He truly will receive an easy reckoningg | |
9. | Ve sevinçli olarak âilesine dönecektir. |
And will return unto his folk in joy. | |
10. | Kimin Kitabı arka tarafından verilirse. |
But whoso is given his account behind his back, | |
11. | O, ölümü çağıracak, |
He surely will invoke destructionn | |
12. | Ve alevli ateşe girecektir. |
And be thrown to scorching fire. | |
13. | Çünkü o, (dünyâda) âilesi arasında (şımarık ve) sevinçli idi. |
He verily lived joyous with his folk, | |
14. | O, hiç (Rabbine) dönmeyeceğini sanmıştı. |
He verily deemed that he would never return (unto Allah). | |
15. | Hayır, Rabbi O'nu görmekte idi. |
Nay, but lo! his Lord is ever looking on him! | |
16. | Yoo, and içerim; akşamın alaca karanlığına, |
Oh, I swear by the afterglow of sunset, | |
17. | Geceye ve (gecenin bağrında) topladığı şeylere, |
And by the night and all that it enshroudeth, | |
18. | Değirmileşen aya, |
And by the moon when she is at the full, | |
19. | Ki, siz, mutlaka tabakadan tabakaya bineceksiniz! |
That ye shall journey on from plane to plane. | |
20. | Onların nesi var ki inanmıyorlar? |
What aileth them, then, that they believe nott | |
21. | Kendilerine Kur'ân okunduğu zaman secde etmiyorlar? |
And, when the Qur'an is recited unto them, worship not (Allah)? | |
22. | Tersine o nânkörler yalanlıyorlar. |
Nay, but those who disbelieve will deny; | |
23. | Allâh onların, içlerinde gizledikleri (düşünceleri) biliyor. |
And Allah knoweth best what they are hiding. | |
24. | Onlara acı bir azâbı müjdele. |
So give them tidings of a painful doom, | |
25. | Ancak inanıp yararlı işler yapan kimseler için kesintisiz bir mükâfât vardır. |
Save those who believe and do good works, for theirs is a reward unfailing. | |
Toplam 25 Ayet.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder