Translate

29 Temmuz 2012 Pazar

47 - Muhammed [ Muhammad ]


1. Allâh, inkâr edip kendisinin yoluna engel olanların işlerini boşa çıkarmıştır.
Those who disbelieve and turn (men) from the way of Allah, He rendereth their actions vain.
2. İnanıp iyi işler yapanların, Rableri tarafından Muhammed'e indirilen gerçeğe inananların da günâhlarını örtmüş ve hallerini düzeltmiştir.
And those who believe and do good works and believe in that which is revealed unto Muhammad - and it is the truth from their Lord - He riddeth them of their ill deeds and improveth their state.
3. Bu, böyledir: Çünkü inkâr edenler bâtıla uymuşlar; inananlar ise Rablerinden gelen hakka uymuşlardır. İşte Allâh, onların durumlarını, insanlara böyle anlatır.
That is because those who disbelieve follow falsehood and because those who believe follow the truth from their Lord. Thus Allah coineth their similitudes for mankind.
4. (Savaşta) İnkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihâyet onları iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (onları esir alın). Ondan sonra artık ya lutfen bırakır veya karşılığında fidye alırsınız. Harb, ağırlıklarını bırakıncaya (savaş sona erinceye) kadar (böyle yaparsınız). Allâh dileseydi (kendisi) onlardan öc alırdı, fakat sizi birbirinizle denemek için (size savaşı emrediyor). Allâh, kendi yolunda öldürülenlerin yaptıkları işleri zayi etmeyecektir.
Now when ye meet in battle those who disbelieve, then it is smiting of the necks until, when ye have routed them, then making fast of bonds; and afterward either grace or ransom till the war lay down its burdens. That (is the ordinance). And if Allah willed He could have punished them (without you) but (thus it is ordained) that He may try some of you by means of others. And those who are slain in the way of Allah, He rendereth not their actions vain.
5. Onları doğru yola iletecek ve durumlarını düzeltecektir.
He will guide them and improve their state,
6. Onları, kendilerine tanımladığı cennete sokacaktır.
And bring them in unto the Garden which He hath made known to them.
7. Ey inananlar, eğer siz Allâh(ın dinin)e yardım ederseniz (Allâh da) size yardım eder; ayaklarınızı (hakkı koruma yolunda) sağlam tutar.
O ye who believe! If ye help Allah's cause, He will help you and will make your foothold firm.
8. İnkâr edenler(e gelince): Yıkım onlara! (Allâh) Onların işlerini boşa çıkarmıştır.
And those who disbelieve, perdition is for them, and He will make their actions vain.
9. Böyledir, çünkü onlar, Allâh'ın indirdiğinden hoşlanmamışlar, Allâh da onların amellerini heder etmiştir.
That is because they are averse to that which Allah hath revealed, therefore maketh He their actions fruitless.
10. (Onlar) Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler? Allâh onları(n evlerini, barklarını) yıkıp başlarına geçirmiştir. Bu kâfirlere de, onun benzeri sonuçlar vardır.
Have they not travelled in the land to see the nature of the consequence for those who were before them? Allah wiped them out. And for the disbelievers there will be the like thereof.
11. Bu böyledir, çünkü Allâh inananların koruyucusudur. Kâfirlerin ise koruyucuları yoktur.*
That is because Allah is patron of those who believe, and because the disbelievers have no patron.
12. Allâh, inanıp iyi işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkâr edenler ise dünyâda biraz yaşarlar, hayvanların yediği gibi yerler, (sonunda) yerleri ateştir.
Lo! Allah will cause those who believe and do good works to enter Gardens underneath which rivers flow; while those who disbelieve take their comfort in this life and eat even as the cattle eat, and the Fire is their habitation.
13. Seni (içinden) çıkarmış olan kentten daha kuvvetli nice kent var ki biz onları yok ettik de onlara yardım eden çıkmadı.
And how many a township stronger than thy township (O Muhammad) which hath cast thee out, have We destroyed, and they had no helper!
14. Rabbinden bir delil üzerinde bulunan insan, kötü işi kendilerine süslendirilen ve keyiflerine uyan kimseler gibi olur mu? (Olmaz elbet).
Is he who relieth on a clear proof from his Lord like those for whom the evil that they do is beautified while they follow their own lusts?
15. (Şirkten, günâhlardan) korunanlara söz verilen cennetin durumu şudur: İçinde bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere lezzet veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır ve onlar için orada her çeşit meyva, Rablerinden de bağışlama vardır. (Şimdi bu ni'metler içinde yaşayanlar) ateşte ebedi kalan ve barsaklarını parça parça kesen sıcak suyun içirildiği kimseler gibi olur mu?
A similitude of the Garden which those who keep their duty (to Allah) are promised: Therein are rivers of water unpolluted, and rivers of milk whereof the flavour changeth not, and rivers of wine delicious to the drinkers, and rivers of clear-run honey; therein for them is every kind of fruit, with pardon from their Lord. (Are those who enjoy all this) like those who are immortal in the Fire and are given boiling water to drink so that it teareth their bowels?
16. Onlardan kimi de gelip seni dinler. Fakat senin yanından çıktıkları zaman kendilerine bilgi verilmiş olanlara: "Demin ne söyledi?" derler. Onlar Allâh'ın kalblerini mühürlediği, keyiflerinin ardına düşmüş kimselerdir.
Among them are some who give ear unto thee (Muhammad) till, when they go forth from thy presence, they say unto those who have been given knowledge: What was that he said just now? Those are they whose hearts Allah hath sealed, and they follow their own lusts.
17. Hidâyet bulanlara gelince, Allâh onların hidâyetlerini artırmış ve onlara korunmalarını (kendilerini kötü sonuçtan koruma çareleri) vermiştir.
While as for those who walk aright, He addeth to their guidance, and giveth them their protection (against evil).
18. (İnanmayanlar) İlle (helâk edilecekleri) sâ'atin ansızın kendilerine gelmesini mi bekliyorlar? İşte onun belirtileri geldi. O uyarıldıkları sâ'at kendilerine geldikten sonra artık öğüt almaları nereden mümkün olsun?
Await they aught save the Hour, that it should come upon them unawares? And the beginnings thereof have already come. But how, when it hath come upon them, can they take their warning?
19. Allah'tan başka tanrı olmadığını bil ve kendi günâhın, inanan erkeklerin ve inanan kadınların günâhı için (Allah'tan) mağfiret dile. Allâh, dönüp dolaşacağınız yeri ve varıp duracağınız yeri bilir.
So know (O Muhammad) that there is no God save Allah, and ask forgiveness for thy sin and for believing men and believing women. Allah knoweth (both) your place of turmoil and your place of rest.
20. İnananlar: " (Savaş hakkında) Bir sûre indirilmeli değil miydi?" derler. Fakat hükmü açık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince, kalblerinde hastalık bulunanların sana ölümden bayılıp düşen kimsenin bakışı gibi baktıklarını görürsün. Onlara ölüm gerektir.
And those who believe say: If only a Surah were revealed! But when a decisive Surah is revealed and war is mentioned therein, thou seest those in whose hearts is a disease looking at thee with the look of men fainting unto death. Therefore woe unto them!
21. Onlara düşen, itâ'at etmek ve güzel söz söylemektir. İş ciddiye bindiği zaman Allah'a verdikleri söze sadık kalsalardı, elbette kendileri için daha iyi olurdu.
Obedience and a civil word. Then, when the matter is determined, if they are loyal to Allah it will be well for them.
22. Demek işbaşına gelecek olursanız, yeryüzünde bozgunculuk yapacak, rahimleri (akrabâlık bağlarını) koparacaksınız öyle mi?"
Would ye then, if ye were given the command, work corruption in the land and sever your ties of kinship?
23. Onlar, Allâh'ın la'netleyip sağır yaptığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.
Such are they whom Allah curseth so that he deafeneth them and maketh blind their eyes.
24. Kur'ân'ı(n anlamını) düşünmüyorlar mı? Yoksa kalbler(inin) üzerinde kilitleri mi var (ki hiçbir hakikat, gönüllerine girmiyor)?
Will they then not meditate on the Qur'an, or are there locks on the hearts?
25. Kendilerine doğru yol belli olduktan sonra arkalarına (yine eski küfürlerine) dönenlere, şeytân hatâlarını süslemiş ve (günâh işlemelerini) kolaylaştırmış ve onları uzun emellere, umutlara düşürmüştür.
Lo! those who turn back after the guidance hath been manifested unto them, Satan hath seduced them, and He giveth them the rein.
26. Bu böyledir. Çünkü onlar, Allâh'ın indirdiğinden hoşlanmayanlara: "Bazı hususlarda size itâ'at edeceğiz" dediler. Oysa Allâh, onların gizlediklerini biliyor.
That is because they say unto those who hate what Allah hath revealed: We will obey you in some matters; and Allah knoweth their secret talk.
27. Ya melekler, canlarını alırrken yüzlerine ve kıçlarına vurarak dövünecekleri zaman durumları nice olur?
Then how (will it be with them) when the angels gather them, smiting their faces and their backs!
28. Bu böyledir. Çünkü onlar, Allâh'ı kızdıran şeylerin ardınca gittiler. O'nu râzı edecek şeylerden hoşlanmadılar. Allâh da onların amellerini boşa çıkardı.
That will be because they followed that which angereth Allah, and hated that which pleaseth Him. Therefore He hath made their actions vain.
29. Yoksa kalblerinde hastalık bulunanlar, Allâh'ın, kendilerinin kinlerini ortaya çıkarmayacak mı sandılar?
Or do those in whose hearts is a disease deem that Allah will not bring to light their (secret) hates?
30. Biz dileseydik onları sana gösterirdik, sen onları simâlarından tanırdın ve onları sözlerinin üslûbundan tanırdın. Allâh yaptığınız işleri bilir.
And if We would, We could show them unto thee (Muhammad) so that thou shouldst know them surely by their marks. And thou shalt know them by the burden of their talk. And Allah knoweth your deeds.
31. Andolsun biz sizi deneyeceğiz ki içinizden cihâdedenleri (güçlüklere) sabredenleri bilelim ve söylediğiniz sözlerin (doğru olup olmadığını) sınayalım.
And verily We shall try you till We know those of you who strive hard (for the cause of Allah) and the steadfast, and till We test your record.
32. Nankörlük edip Allâh yoluna engel olanlar ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Elçiyi incitenler Allah'a hiçbir zarar veremezler. Allâh onların işlerini boşa çıkaracaktır.
Lo! those who disbelieve and turn from the way of Allah and oppose the messenger after the guidance hath been manifested unto them, they hurt Allah not a jot, and He will make their actions fruitless.
33. Ey inananlar, Allah'a itâ'at edin, Elçi'ye itâ'at edin, işlerinizi boşa çıkarmayın.
O ye who believe! Obey Allah and obey the messenger, and render not your actions vain.
34. Nankörlük edip Allâh yoluna engel olan, sonra kâfir olarak ölenleri Allâh affetmeyecektir.
Lo! those who disbelieve and turn from the way of Allah and then die disbelievers, Allah surely will not pardon them.
35. Siz gâlip durumda iken gevşeyip barış istemeyin. Allâh sizinle beraberdir, O sizin amellerinizi zayi etmeyecektir.
So do not falter and cry out for peace when ye (will be) the uppermost, and Allah is with you, and He will not grudge (the reward of) your actions.
36. Dünyâ hayâtı, bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer inanır, (günâhlardan) korunursanız (Allâh) size mükâfâtlarınızı verir ve sizden (bütün) mallarınızı istemez.
The life of the world is but a sport and a pastime. And if ye believe and ward off (evil), He will give you your wages, and will not ask of you your worldly wealth.
37. Eğer onları isteseydi de sizi sıkıştırsaydı, cimrilik ederdiniz ve kinlerinizi ortaya çıkarırdı (Allâh'ın Elçisine kin beslemeğe başlardınız).
If He should ask it of you and importune you, ye would hoard it, and He would bring to light your (secret) hates.
38. İşte sizler, Allâh yolunda harcamağa çağrılıyorsunuz; ama içinizden kimisi cimrilik ediyor. Cimrilik eden, kendi nefsine karşı cimrilik etmiş olur. Allâh zengindir, sizler fakirsiniz. Eğer yüz çevirecek olursanız, Allah, yerinize başka bir toplum getirir de onlar sizin gibi olmazlar.
Lo! ye are those who are called to spend in the way of Allah, yet among you there are some who hoard. And as for him who hoardeth, he hoardeth only from his soul. And Allah is the Rich, and ye are the poor. And if ye turn away He will exchange you for some other folk, and they will not be the likes of you.



Toplam 38 Ayet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder