Translate

30 Temmuz 2012 Pazartesi

72 - Cin [ The Jinn ]


1. De ki: Cinlerden bir topluluğun Kur'ân dinleyip şöyle dedikleri bana vahyolundu: "Biz harikulâde güzel bir Kur'ân dinledik.
Say (O Muhammad): It is revealed unto me that a company of the Jinn gave ear, and they said: Lo! it is a marvellous Qur'an,,
2. Doğru yola iletiyor, ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız.
Which guideth unto righteousness, so we believe in it and we ascribe no partner unto our Lord.
3. Doğrusu Rabbimizin şanı yücedir. O, eş ve çocuk edinmemiştir.
And (we believe) that He - exalted be the glory of our Lord! - hath taken neither wife nor son,
4. Meğer bizim beyinsiz (İblis veya cinlerin kâfirleri) Allâh hakkında saçma şeyler söylüyormuş.
And that the foolish ones among us used to speak concerning Allah an atrocious lie.
5. Biz insanların ve cinlerin, Allah'a karşı yalan söylemeyeceklerini sanmıştık (onun için o beyinsizin sözüne uymuştuk),
And lo! we had supposed that humankind and Jinn would not speak a lie concerning Allahh
6. Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklığını artırırlardı.
And indeed (O Muhammad) individuals of humankind used to invoke the protection of individuals of the Jinn, so that they increased them in revolt (against Allah);
7. Onlar da sizin sandığınız gibi Allâh'ın hiç kimseyi diriltmeyeceğini sanmışlardı.
And indeed they supposed, even as ye suppose, that Allah would not raise anyone (from the dead)
8. Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçilerle ve ışınlarla doldurulmuş bulduk.
And (the Jinn who had listened to the Qur'an said): We had sought the heaven but had found it filled with strong warders and meteors.
9. Ve biz onun dinlemeğe mahsus olan oturma yerlerinde oturur(gayb haberlerini dinlemeğe çalışır)dık. Artık şimdi kim dinlemek istese, kendisini gözetleyen bir ışın bulur.
And we used to sit on places (high) therein to listen. But he who listened now findeth a flame in wait for him;
10. Bilmiyoruz bununla yeryüzündekilere kötülük mü (yapılmak) istendi, yoksa Rabbleri onları doğruya mı iletmek diledi.
And we know not whether harm is boded unto all who are in the earth, or whether their Lord intendeth guidance for them.
11. Bize gelince, bizden iyiler de var ve bizden başka türlü olan da var. Biz çeşitli yollara ayrıldık.
And among us there are righteous folk and among us there are far from that. We are sects having different rules.
12. Biz yeryüzünde Allâh'ı âciz bırakamayacağımızı (yerden) kaçmakla da O'nu âciz bırak(ıp O'ndan kurtul)amayacağımızı anladık.
And we know that we cannot escape from Allah in the earth, nor can we escape by flight.
13. Biz, yol gösteren (Kur'ân)ı işitince ona inandık. Kim Rabbine inanırsa (ne hakkının) eksik verilmesinden, ne de kendisine kötülük edilmesinden korkar.
And when we heard the guidance, we believed therein, and whoso believeth in his Lord, he feareth neither loss nor oppression.
14. Ve biz, bizden müslümanlar da var ve bizden doğru yoldan sapanlar da var. Kimler müslüman olursa işte onlar doğru yolu aramışlardır.
And there are among us some who have surrendered (to Allah) and there are among us some who are unjust. And whoso hath surrendered to Allah, such have taken the right path purposefully.
15. Hak yoldan sapanlar ise cehenneme odun olmuşlardır."
And as for those who are unjust, they are firewood for hell.
16. Şâyet yolda doğru gitselerdi onlara bol su verirdik (rızıklarını bollaştırırdık).
If they (the idolaters) tread the right path, We shall give them to drink of water in abundancee
17. Ki onları, onunla sınayalım. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse (Rabbi) onu, alt eden bir azâba sokar.
That We may test them thereby, and whoso turneth away from the remembrance of his Lord; He will thrust him into ever-growing torment.
18. Mescidler, Allâh'a mahsustur. Allâh ile beraber hiç kimseye yalvarmayın.
And the places of worship are only for Allah, so pray not unto anyone along with Allah.
19. Allâh'ın kulu kalkıp O'na yalvarınca (hayretten, hepsi) onun üzerine üşüşüp nerdeyse keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.
And when the slave of Allah stood up in prayer to Him, they crowded on him, almost stifling'
20. De ki: "Ben ancak Rabbime yalvarırım ve hiç kimseyi O'na ortak koşmam."
Say (unto them, O Muhammad): I pray unto Allah only, and ascribe unto Him no partner.
21. De ki: "Ben size ne zarar, ne de akıl verme gücüne sâhip değilim."
Say: Lo! I control not hurt nor benefit for you.
22. De ki: "Beni Allâh'(ın azâbın)dan hiç kimse kurtaramaz ve ondan başka sığınacak kimse bulamam."
Say: Lo! none can protect me from Allah, nor can I find any refuge beside Himm
23. Benim yapabileceğim sadece Allah'tan (bana vahyedilenleri) size duyurmak ve O'nun elçilik görevlerini yerine getirmektir. Artık kim Allah'a ve Elçisine baş kaldırırsa, ona içinde sürekli kalacağı cehennem ateşi vardır.
(Mine is) but conveyance (of the truth) from Allah, and His messages; and whoso disobeyeth Allah and His messenger, lo! his is fire of hell, wherein such dwell for ever.
24. Kendilerine va'dedilen şeyi (ya azâbı veya kıyâmet sâ'atini) gördükleri zaman, kimin yardımcı bakımından daha zayıf ve sayıca daha az olduğunu bileceklerdir.
Till (the day) when they shall behold that which they are promised (they may doubt); but then they will know (for certain) who is weaker in allies and less in multitude.
25. De ki: "Size söylenen şey yakın mıdır, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyacaktır, bilmem."
Say (O Muhammad, unto the disbelievers): I know not whether that which ye are promised is nigh, or if my Lord hath set a distant term for it.
26. Gaybı bilen O'dur. Gizli bilgisini kimseye göstermez.
(He is) the Knower of the Unseen, and He revealeth unto none His secret,
27. Ancak râzı olduğu elçiye gösterir. Çünkü O, elçisinin önüne ve arkasına gözetleyiciler (koruyucular) koyar.
Save unto every messenger whom He hath chosen, and then He maketh a guard to go before him and a guard behind himm
28. (Böyle yapar) Ki onların, Rablerinin kendilerine verdiği mesajları duyurduklarını bilsin. Allâh, onlarda bulunan herşeyi (bilgisiyle) kuşatmıştır ve herşeyi bir bir saymış(hesabetmiş)tir.
That He may know that they have indeed conveyed the messages of their Lord. He surroundeth all their doings, and He keepeth count of all things.



Toplam 28 Ayet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder