Translate

29 Temmuz 2012 Pazar

50 - Kaf [ Qaf ]


1. Kâf. Zikir'li (uyarıcı, şerefli) Kur'ân'a andolsun,
Qaf. By the glorious Qur'an,,
2. İçlerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kâfirler: "Bu tuhaf bir şeydir" dediler.
Nay, but they marvel that a warner of their own hath come unto them; and the disbelievers say: This is a strange thing:
3. Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (tekrar bedene döneceğiz)? Bu, uzak bir dönüştür.
When we are dead and have become dust (shall we be brought back again)? That would be a far return!
4. Biz yerin, onlar(ın cesetlerin)den ne eksilttiğini bilmişizdir. Yanımızda (her şeyi) zapteden bir Kitâp vardır.
We know that which the earth taketh of them, and with Us is a recording Book.
5. Doğrusu onlar, hak kendilerine gelince onu yalanladılar. Şimdi onlar çalkantılı bir durumun içindedirler.
Nay, but they have denied the truth when it came unto them, therefore they are now in troubled case.
6. Üstlerindeki göğe bakmadılar mı, onu nasıl yaptık, süsledik, hiçbir çatlağı yoktur?
Have they not then observed the sky above them, how We have constructed it and beautified it, and how there are no rifts therein?
7. Arzı nasıl yaydık, ona sağlam dağlar attık, onda her güzel çifti bitirdik!
And the earth have We spread out, and have flung firm hills therein, and have caused of every lovely kind to grow thereon,
8. (Bütün bunları) Allah'a yönelen her kulun, gönül gözünü açmak için ve (ona) ibret vermek için (yaptık).
A vision and a reminder for every penitent slave.
9. Gökten bereketli bir su indirdik, onunla bahçeler ve biçilecek dâne(li ekin)ler bitirdik.
And We send down from the sky blessed water whereby We give growth unto gardens and the grain of crops,
10. Birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları yetiştirdik;
And lofty date-palms with ranged clusters,
11. Kullara rızık olması için. Ve o su ile, ölü bir ülkeye can verdik. İşte çıkış da öyledir.
Provision (made) for men; and therewith We quicken a dead land. Even so will be the resurrection of the dead.
12. Onlardan önce Nûh kavmi, Resliler ve Semûd (kavmi) de yalanlamıştı.
The folk of Noah denied (the truth) before them, and (so did) the dwellers at Ar-Rass and (the tribe of) Thamud,
13. 'Âd, Fir'avn ve Lût'un kardeşleri (durumundaki kavmi),
And (the tribe of) 'Aad, and Pharaoh, and the brethren of Lot,
14. Eyke halkı ve Tubba' kavmi. Bunların hepsi elçileri yalanlayıp, uyardığım(azâb)ı hak ettiler.
And the dwellers in the wood, and the folk of Tubb'a: every one denied their messengers, therefore My threat took effect.
15. İlk yaratmadan âciz mi kaldık ki (yeniden yaratamayalım)? Doğrusu onlar yeni bir yaratmadan kuşku içindedirler:
Were We then worn out by the first creation? Yet they are in doubt about a new creation.
16. Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne fısıldadığını biliriz, çünkü biz ona şah damarından daha yakınız.
We verily created a man and We know what his soul whispereth to him, and We are nearer to him than his jugular vein.
17. Onun sağında ve solunda oturan iki alıcı (melek, onun sözlerini ve işlerini) kaydetmektedir.
When the two Receivers receive (him), seated on the right hand and on the left,
18. (İnsan,) Hiçbir söz söylemez ki yanında kendisini gözetleyen, dediklerini zapteden (bir melek) hazır bulunmasın.
He uttereth no word but there is with him an observer ready.
19. Ölüm sarhoşluğu gerçekten geldi. İşte (ey insan) bu, senin öteden beri kaçtığın şeydir.
And the agony of death cometh in truth. (And it is said unto him): This is that which thou wast wont to shun.
20. Sûr'a üflendi. İşte bu, kendisine karşı uyarılan gündür.
And the trumpet is blown. This is the threatened Day.
21. Her can, yanında bir sürücü ve şâhidle geldi.
And every soul cometh, along with it a driver and a witnesss
22. (Allâh ona): "Andolsun, sen bundan gaflet içinde idin. Biz sen(in gözün)den perdeni açtık; bugün artık gözün keskindir" (dedi).
(And unto the evil-doer it is said): Thou wast in heedlessness of this. Now We have removed from thee thy covering, and piercing is thy sight this day.
23. Yanındaki arkadaşı: "İşte yanımdaki hazır" dedi.
And (unto the evil-doer) his comrade saith: This is that which I have ready (as testimony).
24. (Allâh sürücü ve şâhide buyurdu ki): "Haydi ikiniz, atın cehenneme her inatçı nankörü!"
(And it is said): Do ye twain hurl to hell each rebel ingrate,
25. Hayra engel olan, saldırgan, şüpheciyi.
Hinderer of good, transgressor, doubter,
26. O ki Allâh ile beraber başka tanrılar edindi, bundan dolayı onu çetin bir azâba atın.
Who setteth up another god along with Allah. Do ye twain hurl him to the dreadful doom.
27. Yanındaki arkadaşı dedi ki: "Rabbimiz, ben onu azdırmadım, zaten o kendisi derin bir sapıklık içinde idi."
His comrade saith: Our Lord! I did not cause him to rebel, but he was (himself) far gone in error.
28. (Allâh) Buyurdu ki: "Huzûrumda çekişmeyin. Ben size daha önce uyarı göndermiştim."
He saith: Contend not in My presence, when I had already proffered unto you the warning.
29. Benim huzûrumda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim.
The sentence that cometh from Me cannot be changed, and I am in no wise a tyrant unto the slaves.
30. O gün cehenneme: "Doldun mu?" deriz. "Daha yok mu" der.
On the day when We say unto hell: Art thou filled? and it saith: Can there be more to come?
31. Cennet de korunanlara yaklaştırılmıştır, uzak değildir.
And the Garden is brought nigh for those who kept from evil, no longer distant.
32. "İşte size va'dedilen budur. Dâimâ Allah'a yüz tutan (O'nun buyruklarını) koruyan,
(And it is said): That is that which ye were promised. (It is) for every penitent and heedful one,"
33. Görmeden Rahmân'a saygı gösteren ve (Hakka) dönük bir yürek getiren herkesin (mükâfâtı budur)!"
Who feareth the Beneficent in secret and cometh with a contrite heart.
34. Ona selâm (esenlik) ile girin. Bu, süreklilik günüdür!
Enter it in peace. This is the day of immortality.
35. Orada onlara istedikleri herşey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.
There they have all that they desire, and there is more with Us.
36. Bunlardan önce nice kuşakları helâk etmiştik ki onların tutuşu, bunlardan daha kuvvetli idi, yakalaması daha güçlü idi. Ülkelerde gezip dolaşmışlardı, ama bir kurtuluş buldular mı?
And how many a generation We destroyed before them, who were mightier than these in prowess so that they overran the lands! Had they any place of refuge (when the judgement came)?
37. Muhakkak ki bunda, kalbi olan, yahut şâhid olarak (zihnini toplayarak dikkatle) kulak veren kimse için bir öğüt vardır.
Lo! therein verily is a reminder for him who hath a heart, or giveth ear with full intelligence.
38. Andolsun, biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık, bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.
And verily We created the heavens and the earth, and all that is between them, in six Days, and naught of weariness touched Us.
39. Onların dediklerine sabret ve Rabbini övgü ile an: güneş doğmadan önce, batmadan önce,
Therefore (O Muhammad) bear with what they say, and hymn the praise of thy Lord before the rising and before the setting of the sun;
40. Gecenin bir kısmında ve secde arkalarında O'nu tesbih et.
And in the night-time hymn His praise, and after the (prescribed) prostrations.
41. Dinle, o gün o ünleyici, yakın bir yerden çağırır.
And listen on the day when the crier crieth from a near place,
42. O gün o çağrıyı gerçek olarak duyarlar. İşte bu, (dirilip) çıkış günüdür.
The day when they will hear the (Awful) Cry in truth. That is the day of coming forth (from the graves).
43. Yaşatan ve öldüren ancak biziz, biz. Dönüş de bizedir.
Lo! We it is Who quicken and give death, and unto Us is the journeying.
44. O gün yer onlar(ın üstün)den yarıl(ıp açıl)ır, (çağırana doğru) sür'atle koşarlar. İşte bu, toplamadır; bize göre kolaydır.
On the day when the earth splitteth asunder from them, hastening forth (they come). That is a gathering easy for Us (to make).
45. Biz onların ne dediklerini biliyoruz. Sen onların üstünde bir zorlayıcı değilsin, sadece tehdidimden korkanlara Kur'ân ile öğüt ver.
We are Best Aware of what they say, and thou (O Muhammad) art in no wise a compeller over them. But warn by the Qur'an him who feareth My threat.



Toplam 45 Ayet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder