Translate

28 Temmuz 2012 Cumartesi

39 - Zumer [ The Companies ]


1. Kitabını indirilmesi, aziz hüküm ve hikmet sâhibi Allâh tarafındandır.
The revelation of the Scripture is from Allah, the Mighty, the Wise.
2. Biz bu Kitabı sana hak ile indirdik; sen dini yalnız Allâh'a halis kılarak O'na kulluk et.
Lo! We have revealed the Scripture unto thee (Muhammad) with truth; so worship Allah, making religion pure for Him (only).
3. İyi bil ki, hâlis din yalnız Allâh'ındır. O'ndan başka veliler edinerek: "Biz bunlara, sırf bizi Allâh'a yaklaştırmaları için tapıyoruz," diyenler(e gelince): Şüphesiz ki Allâh, onlar arasında, ayrılığa düştükleri konuda hükmünü verecektir. Allâh, yalancı, nankör insanı doğru yola iletmez.
Surely pure religion is for Allah only. And those who choose protecting friends beside Him (say): We worship them only that they may bring us near unto Allah. Lo! Allah will judge between them concerning that wherein they differ. Lo! Allah guideth not him who is a liar, an ingrate.
4. Eğer Allâh çocuk edinmek isteseydi, yarattıklarından dilediğini seçerdi. O (bundan münezzehtir) yücedir. O tek ve kahredici Allâh'tır.
If Allah had willed to choose a son, he could have chosen what he would of that which He hath created. Be He glorified! He is Allah, the One, the Absolute.
5. Gökleri ve yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine dolar, gündüzü de gecenin üzerine dolar. Güneşi ve ayı buyruğu altına almıştır. Her biri belli bir süreye kadar akıp gitmektedir. İyi bil ki O, aziz ve çok bağışlayandır.
He hath created the heavens and the earth with truth. He maketh night to succeed day, and He maketh day to succeed night, and He constraineth the sun and the moon to give service, each running on for an appointed term. Is not He the Mighty, the Forgiver?
6. Sizi bir tek candan yarattı, sonra ondan eşini meydana getirdi ve sizin için davarlardan sekiz çift indirdi: (Deve, öküz, koyun, keçi.) Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde yaratmadan yaratmaya (aşamadan aşamaya) geçirerek yaratmaktadır. İşte Rabbiniz Allâh budur. Mülk O'nundur. O'ndan başka tanrı yoktur. Nasıl (O'na kulluktan şirke) çevriliyorsunuz?
He created you from one being, then from that (being) He made its mate; and He hath provided for you of cattle eight kinds. He created you in the wombs of your mothers, creation after creation, in a three-fold gloom. Such is Allah, your Lord. His is the Sovereignty. There is no God save Him. How then are ye turned away?
7. Eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz Allâh, siz(in imanınız)a muhtaç değildir. Fakat kulları için küfre râzı olmaz. Ve eğer şükrederseniz sizin için ona râzı olur. Hiçbir günâhkâr, diğerinin günâhını çekmez. Sonra dönüşünüz Rabbinizedir, (O), size yaptıklarınızı haber verir. Çünkü O, göğüslerin özünü bilir.
If ye are thankless, yet Allah is Independent of you, though He is not pleased with thanklessness for His bondmen; and if ye are thankful He is pleased therewith for you. No laden soul will bear another's load. Then unto your Lord is your return; and He will tell you what ye used to do. Lo! He knoweth what is in the breasts (of men).
8. İnsana bir zarar dokundu mu, hemen içtenlikle Rabbine yönelerek O'na du'â eder. Sonra (Rabbi) ona kendisinden bir ni'met verdi mi; önceden O'na yalvarmakta olduğunu unutur da, O'nun yolundan saptırmak için Allah'a eşler koşmağa başlar. De ki: "Küfrünle azıcık yaşa, sen ateş halkındansın!"
And when some hurt toucheth man, he crieth unto his Lord, turning unto Him (repentant). Then, when He granteth him a boon from Him, he forgetteth that for which he cried unto Him before, and setteth up rivals to Allah that he may beguile (men) from His way. Say (O Muhammad, unto such an one): Take pleasure in thy disbelief a while. Lo! thou art of the owners of the Fire.
9. Yoksa o, gece sâ'atlerinde secde ederek, ayakta durarak ibâdet eden, âhiretten korkan ve Rabbinin rahmetini uman gibi midir? De ki: "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Doğrusu ancak sağduyu sâhipleri öğüt alır.
Is he who payeth adoration in the watches of the night, prostrate and standing, bewaring of the Hereafter and hoping for the mercy of his Lord, (to be accounted equal with a disbeliever)? Say (unto them, O Muhammad): Are those who know equal with those who know not? But only men of understanding will pay heed.
10. (Tarafımdan) De ki: "Ey inanan kullarım, Rabbinizden korkun. Bu dünyâ hayâtında güzel davrananlara güzellik vardır. Allâh'ın yeri geniştir. Ancak sabredenlere, ödülleri hesapsız ödenecektir.
Say: O My bondmen who believe! Observe your duty to your Lord. For those who do good in this world there is good, and Allah's earth is spacious. Verily the steadfast will be paid their wages without stint.
11. De ki: "Bana dini yalnız Allah'a hâlis kılarak, O'na kulluk etmem emredildi."
Say (O Muhammad): Lo! I am commanded to worship Allah, making religion pure for Him (only).
12. Ve bana müslümanların ilki olmam emredildi.
And I am commanded to be the first of those who surrender (unto Him).
13. De ki: "Ben, Rabbime isyân edersem, büyük bir günün azâbından korkarım."
Say: Lo! if I should disobey my Lord, I fear the doom of a tremendous Day.
14. De ki: "Ben, dinimi yalnız Allah'a hâlis kılarak O'na kulluk ediyorum."
Say: Allah I worship, making my religion pure for Him (only).
15. Siz de O'ndan başka dilediğinize kulluk edin. De ki: "Ziyana uğrayanlar kıyâmet günü hem kendilerini, hem de âilelerini ziyan edenlerdir. Dikkat edin, işte bu, apaçık bir ziyandır!"
Then worship what ye will beside Him. Say: The losers will be those who lose themselves and their housefolk on the Day of Resurrection. Ah, that will be the manifest loss!
16. Onların üstlerinden ateşten gölgeler, altlarından da (ateşten) gölgeler var. İşte Allâh kullarını bu durumdan korkutur. Ey kullarım, benden korkun!
They have an awning of fire above them and beneath them a dais (of fire). With this doth Allah appal His bondmen. O My bondmen, therefore fear Me!
17. Tâğût'a kulluk etmekten kaçınan ve Allah'a yönelenlere müjde var. Müjdele kullarımı:
And those who put away false gods lest they should worship them and turn to Allah in repentance, for them there are glad tidings. Therefore give good tidings (O Muhammad) to my bondmenn
18. Onlar ki, sözü dinlerler ve onun en güzeline uyarlar. İşte onlar Allâh'ın kendilerini doğru yola ilettiği kimselerdir ve onlar sağduyu sâhipleridir.
Who hear advice and follow the best thereof. Such are those whom Allah guideth, and such are men of understanding.
19. Üzerine azâb kararı hak olanı mı, sen ateşte bulunanı mı kurtaracaksın?
Is he on whom the word of doom is fulfilled (to be helped), and canst thou (O Muhammad) rescue him who is in the Fire?
20. Fakat Rablerinden korkanlar için üstüste yapılmış odalar var. Odaların altından da ırmaklar akmaktadır. Bu, Allâh'ın va'didir. Allâh va'dinden caymaz.
But those who keep their duty to their Lord, for them are lofty halls with lofty halls above them, built (for them), beneath which rivers flow. (It is) a promise of Allah. Allah faileth not His promise.
21. Görmedin mi Allâh gökten bir su indirdi, onu yerin içindeki kaynaklara geçirdi, Sonra onunla çeşitli renklerde ekin çıkarıyor. Sonra (ekin) kurur, onu sararmış görürsün. Sonra Allâh onu bir çöp yapar. Şüphesiz bunda sağduyu sâhipleri için bir ibret vardır.
Hast thou not seen how Allah hath sent down water from the sky and hath caused it to penetrate the earth as water-springs, and afterward thereby produceth crops of divers hues; and afterward they wither and thou seest them turn yellow; then He maketh them chaff. Lo! herein verily is a reminder for men of understanding.
22. Allâh'ın, göğsünü İslâm'a açtığı kimse, Rabbinden bir nur üzerinde değil midir? Allâh'ı anmağa karşı yürekleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun. Onlar apaçık bir sapıklık içindedirler.
Is he whose bosom Allah hath expanded for the Surrender (unto Him), so that he followeth a light from his Lord, (as he who disbelieveth)? Then woe unto those whose hearts are hardened against remembrance of Allah. Such are in plain error.
23. Allâh, sözün en güzelini, (Kur'ân'ın âyetlerini güzellikte) birbirine benzer, ikişerli bir Kitap halinde indirdi. Rablerinden korkanların, ondan derileri ürperir, sonra derileri ve kalbleri Allâh'ın zikrine yumuşar. İşte bu (Kitap) Allâh'ın rehberidir. Dilediğini bununla doğru yola iletir. Ama Allâh kimi sapıklığında bırakırsa artık ona yol gösteren olmaz.
Allah hath (now) revealed the fairest of statements, a Scripture consistent, (wherein promises of reward are) paired (with threats of punishment), whereat doth creep the flesh of those who fear their Lord, so that their flesh and their hearts soften to Allah's reminder. Such is Allah's guidance, wherewith He guideth whom He will. And him whom Allah sendeth astray, for him there is no guide.
24. Kıyâmet günü, (elleri bağlı olduğu için) yüzüyle o en kötü azâbdan korunmağa çalışan (ile güven içinde bulunan bir olur) mu? (O gün) Zâlimlere: "Kazandığınız(ın tadın)ı tadın!" denmiştir.
Is he then, who will strike his face against the awful doom upon the Day of Resurrection (as he who doth right)? And it will be said unto the wrong-doers: Taste what ye used to earn.
25. Onlardan öncekiler de yalanladılar, bundan dolayı hiç farkına varmadıkları bir yönden onlara azâb geldi.
Those before them denied, and so the doom came on them whence they knew not.
26. Allâh, dünyâ hayâtında onlara rezillik taddırdı. Âhiret azâbı ise daha büyüktür, keşke bilselerdi!
Thus Allah made them taste humiliation in the life of the world, and verily the doom of the Hereafter will be greater if they did but know.
27. Andolsun biz, bu Kur'ân'da insanlara, öğüt almaları için her temsili anlattık.
And verily We have coined for mankind in this Qur'an all kinds of similitudes, that haply they may reflect;
28. Korunanlar için bunu, pürüzsüz Arapça bir Kur'an olarak (indirdik).
A Lecture in Arabic, containing no crookedness, that haply they may ward off (evil).
29. Allâh, (ortak koşanla tek Allah'a inananın durumunu anlatmak için) şöyle bir misâl verdi: Birbiriyle çekişen ortaklara bağlı olan bir adam (yani köle) ile yalnız bir kişiye bağlı olan bir adam. Şimdi bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd yalnız Allah'a mahsustur, fakat çokları (yalnız Allah'a tapılacağını) bilmiyorlar.
Allah coineth a similitude: A man in relation to whom are several part-owners, quarrelling, and a man belonging wholly to one man. Are the two equal in similitude? Praise be to Allah! But most of them know not.
30. Sen de öleceksin, onlar da ölecekler.
Lo! thou wilt die, and lo! they will die;
31. Sonra siz, kıyâmet günü, Rabbinizin divânında dâvâlaşacaksınız.
Then lo! on the Day of Resurrection, before your Lord ye will dispute.
32. Allâh hakkında yalan uydurandan ve kendisine gelen doğruyu yalanlayandan daha zâlim kim olabilir? Cehennemde kâfirler için bir yer yok mudur?
And who doth greater wrong than he who telleth a lie against Allah, and denieth the truth when it reacheth him? Will not the home of disbelievers be in hell?
33. Doğruyu getirene ve onu doğrulayanlara gelince: İşte korunanlar onlardır.
And whoso bringeth the truth and believeth therein - Such are the dutiful.
34. Rablerinin yanında onlara, diledikleri her şey var. İşte güzel davrananların mükâfâtı budur.
They shall have what they will of their Lord's bounty. That is the reward of the good:
35. (Böyle olur) Ki Allâh onların yaptıklarının en kötülerini onlardan örtsün ve onları, yaptıklarının en güzeliyle mükâfâtlandırsın.
That Allah will remit from them the worst of what they did, and will pay them reward for the best they used to do.
36. Allâh kuluna kâfi değil mi? Seni O'ndan başkalarıyle korkutuyorlar. Allâh kimi şaşırtırsa artık onu yola getiren olmaz.
Will not Allah defend His slave? Yet they would frighten thee with those beside Him. He whom Allah sendeth astray, for him there is no guide.
37. Allâh kime de yol gösterirse; artık onu şaşırtan olmaz. Allâh gâlib ve öc alan değil midir?
And he whom Allah guideth, for him there can be no misleader. Is not Allah Mighty, Able to Requite (the wrong)?
38. Andolsun onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, elbette "Allâh" derler. De ki: "O halde Allah'tan başka yalvardıklarınızı gördünüz mü, şimdi Allâh, bana bir zarar vermek istese, onlar O'nun vereceği zararı kaldırabilirler mi? Yahut (Allâh) bana bir rahmet (fayda) vermek dilese onlar O'nun rahmetini durdurabilirler mi?" De ki: "Allâh bana yeter. Tevekkül edenler O'na dayanırlar."
And verily, if thou shouldst ask them: Who created the heavens and the earth? they will say: Allah. Say: Bethink you then of those ye worship beside Allah, if Allah willed some hurt for me, could they remove from me His hurt; or if He willed some mercy for me, could they restrain His mercy? Say: Allah is my all. In Him do (all) the trusting put their trust.
39. De ki: "Ey kavmim, durumunuza göre bildiğinizi yapın, ben de (bildiğimi) yapıyorum; yakında bileceksiniz;"
Say: O my people! Act in your manner. I too am acting. Thus ye will come to knoww
40. Kendisini rezil edecek azâb kime geliyor ve sürekli azâb kimin üzerine konuyor?
Who it is unto whom cometh a doom that will abase him, and on whom there falleth everlasting doom.
41. Biz Kitabı, insanlar için, sana hak ile indirdik. Artık kim doğru yola gelirse kendi yararınadır, kim de saparsa kendi zararına sapmış olur. Sen onların üzerinde vekil değilsin.
Lo! We have revealed unto thee (Muhammad) the Scripture for mankind with truth. Then whosoever goeth right it is for his soul, and whosoever strayeth, strayeth only to its hurt. And thou art not a warder over them.
42. Allâh, ölmekte olan canları alır, ölmeyenleri de uykularında (bedenlerinden alıp kendilerinden geçirir); sonra ölümüne hükmettiğini yanında tutar, ötekilerini de belli bir süreye kadar salıverir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.
Allah receiveth (men's) souls at the time of their death, and that (soul) which dieth not (yet) in its sleep. He keepeth that (soul) for which He hath ordained death and dismisseth the rest till an appointed term. Lo! herein verily are portents for people who take thought.
43. Yoksa Allâh'tan başka şefâ'atçiler mi edindiler? De ki: "Onlar, hiçbir şeye malik olmayan, düşünmeyen şeyler olsalar da mı (onları şefâ'atçi edineceksiniz?)"
Or choose they intercessors other than Allah? Say: What! Even though they have power over nothing and have no intelligence?
44. De ki: "Şefâ'at tamamen Allâh'ındır (yardım ve destek yalnız O'ndandır). Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."
Say: Unto Allah belongeth all intercession. His is the Sovereignty of the heavens and the earth. And afterward unto Him ye will be brought back.
45. Allâh, tek olarak anıldığı zaman; âhirete inanmayanların kalbleri ürker. Ama O'ndan başka(tanrı)ları da anıldığı zaman, hemen sevinirler.
And when Allah alone is mentioned, the hearts of those who believe not in the Hereafter are repelled, and when those (whom they worship) beside Him are mentioned, behold! they are glad.
46. De ki: "Allâh'ım, ey gökleri ve yeri yoktan var eden, görülmeyeni ve görüleni bilen! Ancak Sen, ayrılığa düştükleri şeylerde kullarının arasında hükmedersin."
Say: O Allah! Creator of the heavens and the earth! Knower of the invisible and the visible! Thou wilt judge between Thy slaves concerning that wherein they used to differ.
47. Eğer yeryüzünde bulunanların tümü, ve onun bir misli daha zulmedenlerin olsaydı, kıyâmet günü o kötü azâbdan (kurtulmak için) onu mutlaka fidye verirlerdi. (Çünkü) hiç hesabetmedikleri şeyler, Allah'tan karşılarına çıkmıştır.
And though those who do wrong possess all that is in the earth, and therewith as much again, the verily will seek to ransom themselves therewith on the Day of Resurrection from the awful doom; and there will appear unto them, from their Lord, that wherewith they never reckoned.
48. Yaptıkları işlerin kötülükleri kendilerine görünmüş ve alay edegeldikleri şey onları kuşatmıştır.
And the evils that they earned will appear unto them, and that whereat they used to scoff will surround them.
49. İnsana bir zarar dokunduğu zaman bize du'â eder. Sonra, ona bizden bir ni'met verdiğimiz vakit; "Bu, (benim) bilgi(m) sayesinde bana verildi" der. Hayır, o bir imtihandır, fakat çokları bilmiyorlar.
Now when hurt toucheth a man he crieth unto Us, and afterward when We have granted him a boon from Us, he saith: Only by force of knowledge I obtained it. Nay, but it is a test. But most of them know not.
50. Onlardan öncekiler de bunu demişlerdi. Ama kazandıkları şeyler, kendilerine hiçbir yarar sağlamadı.
Those before them said it, yet (all) that they had earned availed them not;
51. Kazandıklarının kötülükleri, sonunda başlarına geldi. Bunlardan zulmedenlere de yaptıklarının kötülükleri erişecektir. Onlar, buna engel olacak değillerdir.
But the evils that they earned smote them; and such of these as do wrong, the evils that they earn will smite them; they cannot escape.
52. Bilmediler mi ki Allâh dilediğine rızkı açar ve kısar. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır.
Know they not that Allah enlargeth providence for whom He will, and straiteneth it (for whom He will). Lo! herein verily are portents for people who believe.
53. (Tarafımdan onlara) De ki: "Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım, Allâh'ın rahmetinden umut kesmeyin. Allâh bütün günâhları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir."
Say: O My slaves who have been prodigal to their own hurt! Despair not of the mercy of Allah, Who forgiveth all sins. Lo! He is the Forgiving, the Merciful.
54. Size azâb gelip çatmadan Rabbinize dönün, O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez.
Turn unto Him repentant, and surrender unto Him, before there come unto you the doom, when ye cannot be helped.
55. Ansızın ve hiç farkına varmadığınız bir sırada, size azâb gelmezden önce Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun.
And follow the better (guidance) of that which is revealed unto you from your Lord, before the doom cometh on you suddenly when ye know not,
56. (O gün günâhkâr) nefsin şöyle demesinden sakının: "Allâh'ın yanında (O'na kullukta) kusur edişimden dolayı vah (bana). Gerçekten ben alay edenlerdendim."
Lest any soul should say: Alas, my grief that I was unmindful of Allah, and I was indeed among the scoffers!
57. Yahut şöyle demesinden: "Allâh bana hidâyet etseydi, elbet ben de (Allâh'ın azâbından) korunanlardan olurdum."
Or should say: If Allah had but guided me I should have been among the dutiful!
58. Yahut azâbı gördüğü zaman: "Keşke benim için bir kez daha (dünyâya dönüş) olsaydı da güzel hareket edenlerden olsaydım!" demesinden.
Or should say, when it seeth the doom: Oh, that I had but a second chance that I might be among the righteous!
59. (Allâh şöyle buyurur): "Hayır, sana âyetlerim geldi de sen onları yalanladın, büyüklük tasladın ve nankörlerden oldun!"
(But now the answer will be): Nay, for My revelations came unto thee, but thou didst deny them and wast scornful and wast among the disbelievers.
60. Allah'a yalan uyduranların kıyâmet günü yüzlerinin kapkara kesildiğini görürsün. Kibirlenenler için cehennemde bir yer yok mudur?
And on the Day of Resurrection thou (Muhammad) seest those who lied concerning Allah with their faces blackened. Is not the home of the scorners in hell?
61. Allâh, korunanları başarılarıyle kurtarır; onlara kötülük dokunmaz ve onlar üzülmezler.
And Allah delivereth those who ward off (evil) because of their deserts. Evil toucheth them not, nor do they grieve.
62. Allâh her şeyin yaratıcısıdır, O, her şeyin yöneticisidir.
Allah is Creator of all things, and He is Guardian over all things.
63. Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur. Allâh'ın âyetlerini inkâr edenler, işte ziyana uğrayacaklar onlardır.
His are the keys of the heavens and the earth, and they who disbelieve the revelations of Allah - such are they who are the losers.
64. De ki: "Allah'tan başkasına kulluk etmemi mi bana emrediyorsunuz ey câhiller?"
Say (O Muhammad, to the disbelievers): Do ye bid me serve other than Allah? O ye fools!
65. Sana ve senden öncekilere şöyle vahyedildi: "Andolsun, eğer (Allah'a) ortak koşarsan amelin boşa çıkar ve kaybedenlerden olursun!"
And verily it hath been revealed unto thee as unto those before thee (saying): If thou ascribe a partner to Allah thy work will fail and thou indeed wilt be among the losers.
66. Hayır, yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol.
Nay, but Allah must thou serve, and be among the thankful!
67. Allâh'ı gereği gibi bilemediler. Halbuki kıyâmet günü yer, tamamen O'nun avucu içindedir, gökler de sağ elinde dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir.
And they esteem not Allah as He hath the right to be esteemed, when the whole earth is His handful on the Day of Resurrection, and the heavens are rolled in His right hand. Glorified is He and High Exalted from all that they ascribe as partner (unto Him).
68. Sûr'a üflenmiş, göklerde ve yerde olanlar (korkudan) bayılmışlar, ancak Allâh'ın dilediği sarsılmamıştır. Sonra ona bir daha üflenmiştir, birden onlar kalkmış, bakıyorlardır.
And the Trumpet is blown, and all who are in the heavens and the earth swoon away, save him whom Allah willeth. Then it is blown a second time, and behold them standing waiting!
69. Yer, Rabbinin nuru ile parlamış, Kitâp (ortaya) konmuş, peygamberler ve şâhidler getirilmiş ve aralarında adâletle hükmedilmiştir. Onlara asla haksızlık edilmez
And the earth shineth with the light of her Lord, and the Book is set up, and the Prophets and the witnesses are brought, and it is judged between them with truth, and they are not wronged.
70. Herkese yaptığının karşılığı tam verilmiştir. O, onların ne yaptıklarını en iyi bilendir.
And each soul is paid in full for what it did. And He is Best Aware of what they do.
71. Nankörler, bölük bölük cehenneme sürülmüşlerdir. Oraya geldikleri zaman, kapıları açılan cehennemin bekçileri onlara şöyle demiştir: "Kendi aranızdan, Rabbinizin âyetlerini size okuyan ve sizi bu gününüzle karşılaşacağınız hakkında uyaran elçiler gelmedi mi?" "Evet geldi, demişlerdir; ama kâfirlere azâb sözü hak olmuştur (kâfirler azâb hükmünü giymeyi hak etmişlerdir)."
And those who disbelieve are driven unto hell in troops till, when they reach it and the gates thereof are opened, and the warders thereof say unto them: Came there not unto you messengers of your own, reciting unto you the revelations of your Lord and warning you of the meeting of this your Day? They say: Yea, verily. But the word of doom for disbelievers is fulfilled.
72. O halde içinde ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Kibirlenenlerin yeri ne kötüymüş! denilmiştir.
It is said (unto them): Enter ye the gates of hell to dwell therein. Thus hapless is the journey's end of the scorners.
73. Rablerinin (azâbından) korunanlar da bölük bölük cennete sevk edilmişlerdir. Kapıları daha önce açılmış bulunan cennete vardıklarında onun bekçileri onlara: "Selâm size,(ne) hoşsunuz, ebedi kalmak üzere buraya girin!" demişlerdir.
And those who keep their duty to their Lord are driven unto the Garden in troops till, when they reach it, and the gates thereof are opened, and the warders thereof say unto them: Peace be unto you! Ye are good, so enter ye (the Garden of delight), to dwell therein;
74. (Cennettekiler de:) "Bize verdiği sözü yerine getiren ve bizi dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurduna vâris kılan Allah'a hamdolsun. (Allâh için) çalışanların ücreti ne güzeldir!" demişlerdir.
They say: Praise be to Allah, Who hath fulfilled His promise unto us and hath made us inherit the land, sojourning in the Garden where we will! So bounteous is the wage of workers.
75. Meleklerin de Arşın çevresinde dönerek Rablerini övgü ile andıklarını görürsün. İnsanlar arasında hak ile hükmedilmiş ve: "Hamd âlemlerin Rabbine mahsustur" denilmiştir.
And thou (O Muhammad) seest the angels thronging round the Throne, hymning the praises of their Lord. And they are judged aright. And it is said: Praise be to Allah, the Lord of the Worlds!

Toplam 75 Ayet.




 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder